
Selçuk ONUR
PR şirketlerinin bıçağına, boynunu uzatan sektör gazetecileri
Public Relations (PR) yani görevi çalıştığı firmaları halkla buluşturmak olan kuruluşlarımız lütfen alınganlık gösterip gönül koymasın. Bu bir durum tespit yazısıdır.
Her şey, PR firmalarının düzenlediği organizasyonlarda gazetecilerin işin kolayına kaçmasıyla başladı. Artık farklı cümleler aramıyor, değişik açıdan fotoğraflar çekip öne çıkmak için çaba göstermiyorduk. PR, bize ne gönderdiyse hiçbir katkı yapmadan yayınlamaya başlamıştık. Bu da “hepsi birbirinin aynı haberler” sonucunu getirdi. Hatta çektiğimiz fotoğrafları bile ekleme zahmetine girmiyorduk, PR bize ne ilettiyse haberin görselleri de o oluyordu. Sorduğumuz soruları da yalnızca konuya hakimiyetimizi göstermek için soruyor, ama yanıtlarını habere ekleme zahmetine bile katlanmıyorduk. Artık biz kalemiyle öne çıkanlar değil, kalabalık oluşturarak PR şirketine gövde gösterisi yapma imkânı sağlayan gazetecilerdik.
Bu durumun absürtlüğünü önce fark eden, sektör firmaları oldu. Çıkan haberlere bakınca, hiçbir fark göremeyen firmalar “Biz, her etkinliğe niye bunca insanı çağırıp daha çok harcıyoruz” diye düşünerek, eğer müşterisini etkileme gayretinde değilse, gazeteci çağırmama; yalnızca PR şirketinden 1-2 temsilciyle haberleri sektör medyasına servis etme yöntemine geçtiler. Sektör gazetecilerinin yerini influencer adı verilen sosyal medya fenomenleri almaya başlamıştı. Çünkü, onlar farklılıklarıyla ve takipçi sayılarının çokluğuyla somut olarak halka daha kolay ulaşabildiklerini kanıtlar hale gelmişlerdi.
Bireysel olarak bunların sonucunu bizzat yaşayanlardanım. 25 yıldır “sürekli” eski adıyla (Basın Şeref Kartı) taşıyorum. Türkiye’de lojistik ve denizcilik sektörü denilince akla ilk gelen 10 gazeteci arasında olduğumu biliyor ve bu konuda hiç tevazu göstermiyorum. Çünkü bunu aldığım onlarca ödül ve yazdığım binlerce makaleyle kanıtladım. Üniversitede ders de verdim, çok önemli organizasyonlarda jüri üyeliği de yaptım. 22 yıl önce kurduğum yayınım Lojiport, çok geniş bir okur yelpazesine hitap eden portaldır. 1.5 yıl önce otomotiv menüsünü buradan çekerek yalnızca otomobil haberleri veren www.otopodyum.com.tr adlı siteyi kurdum. Kısa zamanda hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaştı. Yalnız, Otomotiv Gazetecileri Derneği üyesi olduğum halde PR şirketleri nezdinde bir türlü tam anlamıyla kabul gördüğümü söyleyemem. Yine o kulvarda da, özel haberler ve makaleler yazıyor; otomobil testleri yapıyordum. Tüm bunlara karşın, PR şirketlerinin etkinlik listelerine girebilmek adına yine de, kendimi ifade etmek zorunda kalıyordum. Oysa amacım, farklı şehirler ya da ülkeler görebilmek değil, yarış dışı kalmaya karşı çıkmaktı. Çünkü, 40 yıllık meslek hayatımda Avustralya hariç, kuzey kutbu dahil tüm kıtaları gezmiş ve bu konudaki açlığımı çoktan gidermiştim. Yıllardır işi reklam olup, “burada ekmek varmış” diye sektöre giren ama bir spot dahi yazmayı beceremeyenler, her organizasyonda yerini alabiliyor; her hafta farklı test aracıyla gezebiliyorlardı. Ben ise, bu imtiyazlara kavuşabilmek için her defasında kendimi anlatmak zorunda kalıyordum. Çünkü, liyakat artık unutulan bir değer, muhabbet ise öncelik olmuştu.
Sözün özü;
Aralarında benim de olduğum sektör gazetecileri, PR bıçağına boynunu uzatmış son hamleyi kayıtsız bir şekilde bekler hale gelmiştir. Eğer, son bir çaba gösterip, kendimizi kurtaramazsak bıçağın sonucunu yaşayacağız.
Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.